Kolera Nedir?​

Kolera, Vibrio Cholerae olarak isimlendirilen bir bakterinin yol açtığı hastalık olarak bilinir. Bu bakterinin yiyecek ve içeceklere bulaşması neticesinde oluşan bir rahatsızlıktır. Kolera hastalığı, şiddetli ishale ve bedende dehidrasyona yol açar. Bu yüzden de tedavi eksikliği olduğu zaman ölümcül olabilen riskli bir hastalıktır.

Çoğu zaman bakterinin yerleşmiş olduğu çeşitli yiyecekler ve içme suyuyla insanlara bulaşır. Hastalık ülkemizde çok karşımıza çıkmasa da diğer ülkelerde hala ciddi bir problem olarak görülmektedir. 1800’lü senelerde oldukça sık yayılmış ve pek çok insanın ölümüne neden olmuştur. Günümüzde ise su kanallarına yapılan arıtma sistemleri ile daha az karşımıza çıkar.

DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) her sene 1,3 milyon ila 4 milyon vaka yaşandığını bildirmektedir. Hastalığın en çok olduğu yerler;

  • Savaş,
  • Kıtlık,
  • Kalabalık,
  • Temizliğin yetersiz olduğu yerlerdir.
Çoğunlukla Afrika, Asya'nın güney bölgeleri ve Latin Amerika'nın bazı eyaletlerinde mevcuttur. Eğer bu bölgelere seyahat etme planınız varsa mutlaka ilgili önlemleri alın.

Kolera Hastalığı Neden Olur?​

Hastalığın ölümcül risk taşımasının nedeni ise bu bakterinin ürettiği bir maddedir. Bu madde Choleragen (CTX) olarak tanınan güçlü bir toksik maddedir. Bunun ince bağırsağa yapışması ana sebeptir.

Choleragen yani CTX, bağırsak duvarlarına yapıştığında sodyum ile klorüre müdahale eder. İlk önce bakteriler ince bağırsağın duvarlarına yapışır. Daha sonra vücut çok yüksek miktarda su salgılamaya başlar. Böylece bu durum, ishalle birlikte hızlı sıvı ve tuz kaybına sebebiyet verir.

Özellikle kirlenmiş su kaynakları, kolera enfeksiyonunun en önemli sebeplerinden biridir. Buna ek olarak;

  • İyi yıkanmamış meyveler,
  • Pişmemiş sebzeler ve diğer yiyecekler de hastalığa yol açan bakterileri içerebilir.
Kolera insandan insana direkt temas aracılığı ile geçmemektedir. Ancak kolera enfeksiyonuna yakalanan bir bireyin dışkısı buna sebep olabilir. Dışkının yiyecek ya da suya teması ile insandan insana geçebilir.

Kolera Nerelerde Görülür?​

Kolera;

  • Tüketilen su kaynaklarının kirli olduğu,
  • Kirli sularda yaşayan hayvanların tüketildiği,
  • İnsan atıklarının dahil olduğu sular ile yetiştirilen meyve ve sebzelerin olduğu,
  • İstiridye ya da yengeç gibi kabuklu deniz canlılarının çiğ olarak tüketildiği,
  • Sifon kullanımının yaygın olmadığı yerlerde sıkça görülür.

Kolera Belirtileri Nelerdir?​

Kolera belirtileri kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilmektedir. Enfeksiyonun belirtileri birkaç saat içinde başlayabilir. Veya bir hafta sonra da ortaya çıkabilir. Koleranın semptomları genellikle hafiftir ancak bazı bireylerde ağır ve şiddetli olarak seyredebilir.

Kolera bakterisi bazen hafif belirtiler şeklinde gözlemlenirken, bazen herhangi bir bulgu göstermemektedir. Enfekte olan pek çok kişide semptom gözlemlenmeyebilir. Ancak bu kişiler hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynarlar.

Genel olarak görülen belirtileri ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kalp ritminin hızlanması
  • Kaslarda ortaya çıkan kramp
  • Cildin elastikiyetini kaybetmesi
  • Hızlı kilo kaybı
  • Düşük tansiyon
  • Susuzluk
  • Baş dönmesi
  • Dehidrasyon
Ayrıca koleraya bağlı gelişen dehidrasyon tedavi edilmezse saatler içinde ölüme yol açabilir.

Kolera Nasıl Bulaşır?​

Kolera, enfeksiyon oluşturabilecek orandaki faktörün ağızdan yolu ile bulaşır. Enfeksiyon genellikle dışkı karışmış sular yüzünden yaygınlaşır. Bulaşma, bu suyun direkt içilmesiyle ya da bulaştığı gıdaların tüketilmesi ile gerçekleşir. Hastalık bulaşmış bireylerin kirli elleriyle temas eden besinler de hastalığı yayabilir. Koleranın direkt temas ile insandan insan geçişi mümkündür.

Kuluçka süresi 1-2 saatten beş güne kadar uzayabilir. Fakat genellikle 2-3 gün civarı sürer. Dışkıda bakteri bulunduğu sürece bulaşıcılık var olmaya devam eder. Genellikle iyileştikten sonra birkaç güne kadar dışkıda etken olabilir. Bazı durumlarda ise taşıyıcılık aylarca sürer. Etkin antibiyotikler bulaş süresini kısaltmaya yardım eder.

Kolera Hangi Sağlık Sorunlarına Neden Olur?​

Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda günde 10 ile 15 litre sıvı kaybı oluşabilir. Ciddi sıvı kaybeden kişiler saatler içinde şok ve ölümle karşı karşıya gelebilir. Genel olarak hastalarda şu sağlık problemlerine de neden olur;

  • Tansiyon düşüklüğü (Hipotansiyon)
  • Kanda düşük potasyum oranı (Hipokalemi)
  • Kalp ritminde görülen artış
  • Ağız kuruluğu
  • Cilt elastikiyetinin azalması
Ayrıca tedavi edilmeyen koleranın bireyde yarattığı ciddi dehidrasyon ise şunlara neden olabilir;

  • Böbrek yetmezliği
  • Şok
  • Koma
  • Ölüm

Kimler Kolera Riski Altındadır?​

Bu hastalıktan en çok;

  • Kişisel temizlik kurallarına özen göstermeyen,
  • El yıkama alışkanlığı olmayan,
  • Yiyecekleri tüketmeden önce temizlemeyen,
  • Yiyecekleri yeterince pişirmeden yiyen,
  • Güvenli içme ve kullanma suyuna erişimin olmadığı toplum ve kişiler etkilenir.

Kolera Tanı Yöntemleri Nelerdir?​

Kolera hastalığında doğru tanı konulması çok önemlidir. Yalnızca bu şekilde hastanın bir an evvel tedaviye başlaması mümkün olabilir. Kolera hastalığı şiddetli dehidrasyona bağlı nedenlerden dolayı ölüme gitme potansiyeline sahiptir.

Doktor ilk olarak hastadan;

  • Tıbbi geçmişini
  • Yakın zamanda hastalığın olduğu yerlere yaptığı seyahat bilgisini
  • Son günlerde tükettiği besinlerin listesini isteyebilir.
Daha sonra hekimin koleradan şüphelenmesi durumunda hastaya bazı testler yapılır. Hastanın özellikle şiddetli ishali ve kusması olduğu durumlar sıktır. Bu durumda doktor mutlaka dışkı yani gaita örneği talep eder. Doktor, hastadan alınan gaita örneği özel bir mikroskop aracılığı ile inceler.

Kolera Tedavisi Nasıl Yapılır?​

Koleranın tanısının konulmasının ardından acil olarak tedaviye başlamak gerekir. Çünkü dehidrasyona bağlı olarak kısa sürede ölüme neden olabilmektedir. Hastalığın tedavisinde ilk amaç, hastanın kaybettiği sıvıyı, vücuda tekrar sağlamaktır. İçinde şeker ve tuz karışımı olan sıvılar hastaya serum olarak sağlanır.

Serum tedavisine ek olarak koleranın tedavisinde çeşitli antibiyotikler de yer almaktadır. Antibakteriyel ilaçlar kalıcı dişlerinin tamamını henüz çıkmamış çocuklara yönelik tedavide tercih edilmez. Bunun sebebi ise bu ilaçların dişlerde yan etki yapma ihtimalidir. Buna göre bu ilaçlar çocukların dişlerinde kalıcı renk bozukluklarına sebep olabilir.

Kolera Aşısı​

  • ABD’de bulunan kolera aşısı oral (ağızdan alınan) bir aşıdır. Sadece bir doz yeterlidir. Rapel (pekiştirme) dozları şu anda tavsiye edilmemektedir.
  • Oral yolla alınan aşılar 6 ay kadar koruma sağlayabilir.
  • Kolera aşıları ilk altı ayda yaklaşık %85 etkilidir. İlk yılda ise %50-60 oranına düşer. İki yıldan sonra ise etkinlik oranı %50'nin altına geriler. Toplumun büyük bölümü aşılandığında, bağışık olmayanlar arasında da toplum düzeyinde bağışıklık gelişebilir. DSÖ, aşının yüksek risk altındaki bireylerde diğer tedbirlerle birlikte kullanılmasını tavsiye etmektedir. Genellikle günde iki ya da üç doz ağızdan alınarak kullanılması tavsiye edilir. Dünyanın bazı bölgelerinde enjekte edilebilir versiyonları mevcuttur ancak kullanılabilirliği düşüktür.
  • Çoğu insanın kolera aşısına ihtiyacı yoktur. Ancak hastalığın yoğun olduğu bir ülkeye seyahat etme durumunuz olabilir. Bu hususta 18 ile 64 yaşları arasındaki bir yetişkinseniz doktorunuz aşı önerebilir.
  • Aşı, hastalığa karşı %100 etkili değildir. Ayrıca diğer gıda ya da su kaynaklı rahatsızlıklardan sizi korumaz. Kolera aşısı yediğiniz ve içtiğiniz şeylere dikkat etmenin yerini tutmaz.

Hamileler ve Kronik Hastalığı Olan Hastalar Nasıl Tedavi Edilir?​

Hastalığın tedavisi;

  • Hamile olan,
  • Ciddi beslenme bozukluğuna sahip,
  • HIV enfeksiyonuna yakalanmış bireyler gibi tüm bireylerde aynıdır.
Kolera bakterilerine etkili antibiyotik tedavisi yapılır. Antibiyotikler ishal süresini ve çıkarılan dışkı oranını azaltır. Böylece daha hızlı iyileşmeye katkı sağlarlar.

Koleradan Korunma Yolları Nelerdir?​

Kolerayı önlemek için şu tavsiyelerde bulunabiliriz:

  • İlk olarak hastalığa karşı tam koruma sağlayan bir aşı ne yazık ki bulunmamaktadır.
  • Temiz suya sahip olmak sağlık için temel bir zorunluluktur. Hastalığın enfeksiyonlarının ana kaynağı kirli sulardır. Bu sebeple içme suyu kadar, yemek hazırlama ve temizlikte kullanılan suların da temiz olması gerekir.
  • İçme ve genel kullanım suyu olarak klorlanmış şebeke suyu tercih edilmelidir. Kaynağı bilinmeyen ve klorlanmamış suları tüketmemeliyiz. Fakat zorunlu durumlar olduğu takdirde 10 dakika kaynattıktan sonra kullanmak gerekir.
  • Kişisel hijyen kurallarına kesin olarak riayet etmek gereklidir.
  • Yaptığımız her işten sonra ellerimizi mutlaka bol temiz su ve sabunla yıkamalıyız.
  • Toplu yaşam alanlarında tuvalet temizliği ve hijyeni çok önemlidir. Bu yüzden kapı kolları ve musluk temizliği çamaşır suyu ile yapılmalıdır.
  • Kolera bulunan bölgelere seyahat edecek bireylerin dikkatli olması gerekir. Kaynağını bilmedikleri su ve açıkta satılan yiyecekleri yememeye özen göstermelilerdir.
  • Kolera olan bölgede özellikle çiğ deniz ürünlerinin tüketilmemesi gerekir. Deniz ürünlerinin ve yiyeceklerin en az 70 derecede pişirilmesi gerekir.
  • Hastaların kusmuğu ile kirlenen yerler ve hastaların dokunduğu eşyalar dezenfekte edilmelidir.
  • Karasinek vb. hastalığın yayılmasında önemli rol oynayan taşıyıcı haşerelere karşı mücadele edilmelidir.
  • İnsanlar için kolera riskini azaltmada en etkili yollar çok basittir. Hijyenik gıda ve su tüketmek en başta gelir. Sonrası ise insan atıklarının güvenli bir şekilde bertaraf etmek ve kişisel temizliktir.

Kolera Hakkında Sıkça Sorulan Sorular​

Koleralı Birey Ne Zaman Doktora Gitmeli?​

Hastalığını hafif semptomları bir iki gün içinde kendi kendine geçebilir. Fakat şiddetli belirtileriniz varsa ve susuz kalmaya başlarsanız, tıbbi desteğe ihtiyacınız vardır. Çok hızlı bir biçimde sıvı takviyesi yapılması için tedaviye hemen başlamak gerekir.

Kolera Hamilelere ve Çocuklara Bulaşır mı?​

Kolera ağız yoluyla bulaşan bir rahatsızlıktır. Bu yüzden dikkat edilmediği zaman, hamile kadınlar, çocuklar ve tüm insanlarda görülebilir.

Kolera Hastalığı İlk Ne Zaman Ortaya Çıktı?​

İlk kolera pandemisi (dünyaya yayılan) Hindistan’da Ganj deltasından çıkan bir salgınla başlamıştır. Hastalık ticaret yollarını izleyerek hızlıca Sri Lanka’ya kadar yayılmıştır. Bunun sonrasında ise son 200 yılda yedi adet kolera pandemisi olmuştur. Yedinci kolera pandemisi ise günümüzde devam etmektedir. Günümüzde Afrika bölgesi ve Hindistanda kolera hastalığı varlığını hala devam ettirir. Her yıl dünyada 1.3-4 milyon kolera vakası görülmektedir.

Bu vakalarda senede 21 bin ile 143 bin insanın öldüğü tahmin ediliyor. Kolerayı kirli su ilişkisi bağlamında 1854 yılındaki bir vakayla örneklendirmek mümkündür. John Snow 1854’te Londra’da kolera salgını esnasında, kolera vakalarının yerleri belirlemiştir. Bunun neticesinde salgının kaynağı olduğunu saptadığı tulumbayı mühürlemiştir. Böylece salgın kontrol altına alınmıştır.

Müsilaj (Deniz Salyası) Koleraya Sebep Olur mu?​

Pek çok uzman deniz salyasının koleraya yol açmayacağını ifade etmektedir. Ancak yine de Marmara Denizi'nin müsilaj olan alanlarında bulunmamak gerekmektedir. Bu alanlar kolera olmasa da diğer başka hastalıklara yol açabilmektedir.