Allah, “Baldırını Gösterir” Hadis-i Şerifi Hakkında
Hadis İnkârcılığı Üzerine – Yazı 7
Sahih hadis-i şerif kaynaklarına karşı toplumda güvensizlik oluşturmak için hadis inkârcıları tarafından sıklıkla kullanılan hadislerden birisi de Buhari, Müslim ve Hanbel’de geçen şu hadistir:
“Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.” (Müslim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29; Hanbel 3/1)
Cevap:
Hadis-i şerifin tam metni şöyledir: “Mahşer günü Allah baldırını açar, her mümin erkek ve her mümin kadın O'na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler.).” (Buhari, Tefsir, Nun ve Kâlem 2, Nisa 8, Tevhid 24; Müslim, İman, 302)
Diğer bazı iddialarda da görüleceği üzere, bu iddiaları ortaya atan kimselerin Kur’an ayetlerinden haberleri olmadığı ya da olupta görmezden geldikleri görülmektedir. Kur’an ayetlerinde de geçen “baldırın açılması” ifadesi, benzetmeli anlatımdır, bir mecazdır, deyimdir. Arapça kullanımda bu deyim, “tüm hakikatlerin çırıl çıplak ortaya çıkması, hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi” anlamında kullanılır. Allah (c.c.) baldırını açar, yani mahşer günü celalini tüm şiddetiyle gösterir, tüm insanların amellerini ortaya döker, hesabı eksiksiz görür ve kullarına gösterir, anlamına gelir. (İbni Hacer, Kâlem Suresi 42-43. Ayet Tefsiri, Kütübi Sitte, İlgili Hadisin Şerhi, İbrahim Canan)
Nitekim, Arapça'daki “Baldırın açılması” deyimi Kur’an ayetlerinde de şu şekilde geçmektedir:
“(Hatırla ki o gün) baldır(lar)ın açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği bir gündür. Fakat, buna güç yetiremeyeceklerdir. Evet, secdeye davet edilecekler gözleri düşük, kendilerini bir zillet sarmış olarak. Hâlbuki, onlar bu secdeye dünyada her şeyden sâlim ve sapasağlam iken davet ediliyorlardı.“ (Kâlem Suresi, 42-43)
İbni Abbas, bu ayette zikredilen baldırın açılması ifadesinin, mahşer anının dehşetini ortaya koyan bir ifade olduğunu bildirmiştir. (Beyhaki, Kitabü’l Esma ve’s-Sıfat, s. 345)
Yani, Arapça’daki “baldırın açılması” ifadesi sadece hadis-i şerifte değil ayette de zikredilmiştir. Hadis-i şerif, bu ayeti tefsir etmektedir. Dolayısıyla, hadis-i şerifte de, ayetteki gibi benzetme kullanılmıştır ve ayetlerle çelişki barındıracak herhangi bir durum söz konusu değildir. Baldırların açılması; insanlar açısından işlerin zorlaşması, sırların ortaya dökülmesi anlamında kullanılırken, Allah (c.c.) açısından “Allah (c.c.)’ın kıyamet günü celalini, gazabını tüm şiddetiyle ortaya koyması” anlamına gelir. Şüphesiz, en doğrusunu Allah bilir.
Allah (c.c.)’ın kürsüsü (Bakara, 2/255), Allah (c.c.)’ın eli (Fetih, 48/10) gibi müteşabih ifadelere Kur’an ayetlerinde rastlanır. Müteşabih ifadeler kullanmak, ayetlerde mümkün iken hadislerde de aynılarına ya da benzerlerine rastlanılmasının garipsenecek hiçbir tarafı yoktur. Bazen de bu, gereklidir. Çünkü, insana mahiyetini bilmediği, tecrübe alanında olmayan bir hakikatin tasviri, ancak bildiklerine kıyas edilerek anlatılabilir ve mesaj, muhatabın aklına bu şekilde oturabilir. “O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.” (Şura, 42/11) ayetiyle de müteşabih ayetlerin asıl manalarının gördüğümüz ve bildiğimiz gibi olmadığını anlamaktayız. Bu durum, yani hadislerdeki müteşabih ifadeler, sahih hadis kaynakları hakkında şüpheye düşme sebebi kılınamaz. Bu hadisler, halkı hadis kaynaklarından soğutmak için de istismar edilemez.
Sayfamızda, hadis inkârcılığı üzerine kurgulanmış tüm iddialara cevap verilecektir, biiznillah.
Hadis İnkârcılığı Üzerine – Yazı 7
Sahih hadis-i şerif kaynaklarına karşı toplumda güvensizlik oluşturmak için hadis inkârcıları tarafından sıklıkla kullanılan hadislerden birisi de Buhari, Müslim ve Hanbel’de geçen şu hadistir:
“Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.” (Müslim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29; Hanbel 3/1)
Cevap:
Hadis-i şerifin tam metni şöyledir: “Mahşer günü Allah baldırını açar, her mümin erkek ve her mümin kadın O'na secde eder. Dünyada iken kendisine riya ve gösteriş olarak secde edenler geri kalırlar. Onlar da secde etmeye kalkarlar, ancak sırtları bükülmeyen yekpare bir tabakaya dönüşür (ve secde edemezler.).” (Buhari, Tefsir, Nun ve Kâlem 2, Nisa 8, Tevhid 24; Müslim, İman, 302)
Diğer bazı iddialarda da görüleceği üzere, bu iddiaları ortaya atan kimselerin Kur’an ayetlerinden haberleri olmadığı ya da olupta görmezden geldikleri görülmektedir. Kur’an ayetlerinde de geçen “baldırın açılması” ifadesi, benzetmeli anlatımdır, bir mecazdır, deyimdir. Arapça kullanımda bu deyim, “tüm hakikatlerin çırıl çıplak ortaya çıkması, hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi” anlamında kullanılır. Allah (c.c.) baldırını açar, yani mahşer günü celalini tüm şiddetiyle gösterir, tüm insanların amellerini ortaya döker, hesabı eksiksiz görür ve kullarına gösterir, anlamına gelir. (İbni Hacer, Kâlem Suresi 42-43. Ayet Tefsiri, Kütübi Sitte, İlgili Hadisin Şerhi, İbrahim Canan)
Nitekim, Arapça'daki “Baldırın açılması” deyimi Kur’an ayetlerinde de şu şekilde geçmektedir:
“(Hatırla ki o gün) baldır(lar)ın açılacağı, kendilerinin secdeye davet edileceği bir gündür. Fakat, buna güç yetiremeyeceklerdir. Evet, secdeye davet edilecekler gözleri düşük, kendilerini bir zillet sarmış olarak. Hâlbuki, onlar bu secdeye dünyada her şeyden sâlim ve sapasağlam iken davet ediliyorlardı.“ (Kâlem Suresi, 42-43)
İbni Abbas, bu ayette zikredilen baldırın açılması ifadesinin, mahşer anının dehşetini ortaya koyan bir ifade olduğunu bildirmiştir. (Beyhaki, Kitabü’l Esma ve’s-Sıfat, s. 345)
Yani, Arapça’daki “baldırın açılması” ifadesi sadece hadis-i şerifte değil ayette de zikredilmiştir. Hadis-i şerif, bu ayeti tefsir etmektedir. Dolayısıyla, hadis-i şerifte de, ayetteki gibi benzetme kullanılmıştır ve ayetlerle çelişki barındıracak herhangi bir durum söz konusu değildir. Baldırların açılması; insanlar açısından işlerin zorlaşması, sırların ortaya dökülmesi anlamında kullanılırken, Allah (c.c.) açısından “Allah (c.c.)’ın kıyamet günü celalini, gazabını tüm şiddetiyle ortaya koyması” anlamına gelir. Şüphesiz, en doğrusunu Allah bilir.
Allah (c.c.)’ın kürsüsü (Bakara, 2/255), Allah (c.c.)’ın eli (Fetih, 48/10) gibi müteşabih ifadelere Kur’an ayetlerinde rastlanır. Müteşabih ifadeler kullanmak, ayetlerde mümkün iken hadislerde de aynılarına ya da benzerlerine rastlanılmasının garipsenecek hiçbir tarafı yoktur. Bazen de bu, gereklidir. Çünkü, insana mahiyetini bilmediği, tecrübe alanında olmayan bir hakikatin tasviri, ancak bildiklerine kıyas edilerek anlatılabilir ve mesaj, muhatabın aklına bu şekilde oturabilir. “O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.” (Şura, 42/11) ayetiyle de müteşabih ayetlerin asıl manalarının gördüğümüz ve bildiğimiz gibi olmadığını anlamaktayız. Bu durum, yani hadislerdeki müteşabih ifadeler, sahih hadis kaynakları hakkında şüpheye düşme sebebi kılınamaz. Bu hadisler, halkı hadis kaynaklarından soğutmak için de istismar edilemez.
Sayfamızda, hadis inkârcılığı üzerine kurgulanmış tüm iddialara cevap verilecektir, biiznillah.