Yıllardır diyetisyenlere gidiyor, denemedik diyet bırakmıyor lakin diyet yapmayı bıraktığınız an verdiğiniz tüm kiloları ziyadesiyle geri mi alıyorsunuz?
Temelinde dehşet, suçlama ve katı yasakların olduğu hiçbir sistem uygun sonuç doğurmuyor zira yasak olan insanlara daha da cazip gelmeye başlıyor. Şayet daima diyet yapıyor, lakin bıraktığınız an kilolarınızı geri alıyorsanız, diyet yapıp kilonuzu uzun vade koruyamıyorsanız bakacağınız psikoloji temelli bir kaç şey olabilir. Bunlardan birincisi, kıtlık şuuru.
Bu şuur daha üst jenerasyonlardan geliyor olabilir. Şayet daima gıdasal yada nakdî manada olumsuz telkinler ile büyütüldüyseniz, bunlar sizin ailenizde varken bile yokmuş üzere davranıldıysa, daima ‘’Aman bugün var lakin yarın olmayabilir’’ cümlesini duyduysanız, bu sizde kıtlık şuurunun oluşmasına neden olmuş olabilir. Kıtlık şuuru ile aç kalmaktan korkarak kendi vücudunuza gıdasal depo yapma gereksinimi duyuyor olabilirsiniz.
Duygusal mana yükleme
Bilhassa birtakım besinlerin sizdeki duygusal manaları çok olumluysa, onları kendinizi rahatlatmak için fazla yiyor ve kilo alıyor olabilirsiniz. Örneğin çocukluğumuzda çikolata bizim zihnimizde cümbüş, memnunluk, sevgi ile eşleştiyse, anne babalarımız sevgilerini çikolata alarak gösterdiyse, yetişkin olduğumuz vakitte kendimizi berbat hissettiğimizde olumlu hisleri anımsattığı için çikolata arayabiliriz.
Duygusal yemek her insan hakkıdır. Duygusal yemek olağandır bunu sorun haline getiren çok ve denetimden çıkmış olmasıdır ve burada bakacağınız şey yemek yiyerek kaçtığınız hisleri bulmaktır.
Tek haz ve cümbüş kaynağı olarak yemek
Şayet tek haz, kendinizi rahatlatma kaynağınız yemek ise geriliminizi yatıştırmak için öbür alternatifler bulmadığınız sürece kendinizi rahatlatmak ismine daima yemek yersiniz. Burada geriliminizi, probleminizi yatıştıracak diğer neler olabilir sorusunu sormak ve öbür fonksiyonel seçenekler listesi oluşturmak yeterli olabilir.
Yemek ve vücut üzerinden çok müdahele
Şayet çocukluğumuzda ve tahminen de hâlâ yemek üzerinden ve vücudumuz üzerinden daima olumlu - olumsuz yorumlara, yapan - yapan olmayan tenkitlere maruz kaldıysak, kilomuz-görünüşümüz daima birileriyle kıyaslandıysa kendi midemiz hatta kendi vücudumuz üzerindeki denetimi kaybetmiş hissedebiliriz.
Artık o bize ilişkin değildir, bize yorum yapanlara aittir ve onları memnun etmek için yemeyiz.
Bu usul müdahaleleri yapan bireylerden fizikî olarak ayrışmak, onlar müdahale ettiği vakit attığı hislerden etkilenmemeye çalışmak ve kendi duygumuzda kalmak değerlidir. Sonuç olarak mideniz ve vücudunuz size aittir onlar hakkında yorum yapanlara değil. Unutmayın ki onların şad olmadığı kilonuza ve görünüşünüze karşın bir çok muvaffakiyete sahipsiniz. Kilo her şey olsaydı bunları başaramazdınız.
Açlık-Tokluk sinyallerini duyumsayamamak
Açlığınızı kahve, su yahut kimi bitkisel ilaçlarla, bitki çaylarıyla bastırmaya çalışıyorsanız yemeye saldırma oranınız o kadar artacaktır. Bu nedenle açlık - tokluk sinyallerinizi güzel okumak, tatlı açlıkta iken yemeği hazırlamaya başlayıp açlık çoka çıkmadan yemeye başlamak sizin yemek ile olan bağınızı düzelteceği üzere, kendinize sağlıklı öz bakım vermenizi sağlar. Bunu şöyle de düşünebiliriz; çocuğumuz acıktığını söylese ona kahve yahut bol su içmesini mi öneririz yoksa ona sağlıklı bir tabak mı hazırlarız? Kendi açlık sinyallerinizi de ciddiye almak ve muhtemel ağır açlık sinyallerinin geleceği vakitleri öngörerek, çok açlıktan kaçma ismine hazırlıklı bulunmak kıymetlidir.
Güç, hareket istikrarı
Bedeninize aldığınız enerjiyi atamıyorsanız bu sizde fazla kiloya neden olabilir. Şayet kendinizi hatalı hissettiğiniz için spor yapıyorsanız, spor yapmak - hareket etmek sizin fazla yemeklere karşı bir cezalandırma sisteminiz ise, spor yapmak eziyete dönüşür ve sıkılırsınız. Halbuki özgürce hareket edebilmek vücudunuzun hakkıdır ve ruhsal manada da yararlıdır. istediğiniz vakit hareket etmeli, sıkıldığınız an bırakmaya hakkınız olduğunu bilmelisiniz. Spor yapmanın altında suçluluk ve cezalandırma hisleri varsa bunları fark etmek ve dönüştürmek uygun olacaktır.
Gerçekçi olmayan hayaller
Her insanın ülkü vücut tartısının son yedi yıl içindeki ortalama kilosu olduğunu biliyor muydunuz?
Genetik faktör, hayat şartları, aile geçmişi, ruhsal sıhhat sizin kilonuzu etkiliyor. Bu nedenle ortalama kilonuzun çok altına düşmeye çalışmak ve bunun için kendinize ruhsal olarak baskı uygulamak gerçekçi olmayan bir beklenti olmakla birlikte epeyce zorlayıcıdır.
Son olarak; diyetler uzun vadede işe yarasaydı dünyadaki obezite oranı bu kadar artmazdı. Bu sistemin içinde kendinizi suçlamak yerine size dayatılanların doğruluğunu sorgulamak ve sürdürülebilir tahlil yollarını araştırmak en fonksiyoneli olacaktır.
Temelinde dehşet, suçlama ve katı yasakların olduğu hiçbir sistem uygun sonuç doğurmuyor zira yasak olan insanlara daha da cazip gelmeye başlıyor. Şayet daima diyet yapıyor, lakin bıraktığınız an kilolarınızı geri alıyorsanız, diyet yapıp kilonuzu uzun vade koruyamıyorsanız bakacağınız psikoloji temelli bir kaç şey olabilir. Bunlardan birincisi, kıtlık şuuru.
Bu şuur daha üst jenerasyonlardan geliyor olabilir. Şayet daima gıdasal yada nakdî manada olumsuz telkinler ile büyütüldüyseniz, bunlar sizin ailenizde varken bile yokmuş üzere davranıldıysa, daima ‘’Aman bugün var lakin yarın olmayabilir’’ cümlesini duyduysanız, bu sizde kıtlık şuurunun oluşmasına neden olmuş olabilir. Kıtlık şuuru ile aç kalmaktan korkarak kendi vücudunuza gıdasal depo yapma gereksinimi duyuyor olabilirsiniz.
Duygusal mana yükleme
Bilhassa birtakım besinlerin sizdeki duygusal manaları çok olumluysa, onları kendinizi rahatlatmak için fazla yiyor ve kilo alıyor olabilirsiniz. Örneğin çocukluğumuzda çikolata bizim zihnimizde cümbüş, memnunluk, sevgi ile eşleştiyse, anne babalarımız sevgilerini çikolata alarak gösterdiyse, yetişkin olduğumuz vakitte kendimizi berbat hissettiğimizde olumlu hisleri anımsattığı için çikolata arayabiliriz.
Duygusal yemek her insan hakkıdır. Duygusal yemek olağandır bunu sorun haline getiren çok ve denetimden çıkmış olmasıdır ve burada bakacağınız şey yemek yiyerek kaçtığınız hisleri bulmaktır.
Tek haz ve cümbüş kaynağı olarak yemek
Şayet tek haz, kendinizi rahatlatma kaynağınız yemek ise geriliminizi yatıştırmak için öbür alternatifler bulmadığınız sürece kendinizi rahatlatmak ismine daima yemek yersiniz. Burada geriliminizi, probleminizi yatıştıracak diğer neler olabilir sorusunu sormak ve öbür fonksiyonel seçenekler listesi oluşturmak yeterli olabilir.
Yemek ve vücut üzerinden çok müdahele
Şayet çocukluğumuzda ve tahminen de hâlâ yemek üzerinden ve vücudumuz üzerinden daima olumlu - olumsuz yorumlara, yapan - yapan olmayan tenkitlere maruz kaldıysak, kilomuz-görünüşümüz daima birileriyle kıyaslandıysa kendi midemiz hatta kendi vücudumuz üzerindeki denetimi kaybetmiş hissedebiliriz.
Artık o bize ilişkin değildir, bize yorum yapanlara aittir ve onları memnun etmek için yemeyiz.
Bu usul müdahaleleri yapan bireylerden fizikî olarak ayrışmak, onlar müdahale ettiği vakit attığı hislerden etkilenmemeye çalışmak ve kendi duygumuzda kalmak değerlidir. Sonuç olarak mideniz ve vücudunuz size aittir onlar hakkında yorum yapanlara değil. Unutmayın ki onların şad olmadığı kilonuza ve görünüşünüze karşın bir çok muvaffakiyete sahipsiniz. Kilo her şey olsaydı bunları başaramazdınız.
Açlık-Tokluk sinyallerini duyumsayamamak
Açlığınızı kahve, su yahut kimi bitkisel ilaçlarla, bitki çaylarıyla bastırmaya çalışıyorsanız yemeye saldırma oranınız o kadar artacaktır. Bu nedenle açlık - tokluk sinyallerinizi güzel okumak, tatlı açlıkta iken yemeği hazırlamaya başlayıp açlık çoka çıkmadan yemeye başlamak sizin yemek ile olan bağınızı düzelteceği üzere, kendinize sağlıklı öz bakım vermenizi sağlar. Bunu şöyle de düşünebiliriz; çocuğumuz acıktığını söylese ona kahve yahut bol su içmesini mi öneririz yoksa ona sağlıklı bir tabak mı hazırlarız? Kendi açlık sinyallerinizi de ciddiye almak ve muhtemel ağır açlık sinyallerinin geleceği vakitleri öngörerek, çok açlıktan kaçma ismine hazırlıklı bulunmak kıymetlidir.
Güç, hareket istikrarı
Bedeninize aldığınız enerjiyi atamıyorsanız bu sizde fazla kiloya neden olabilir. Şayet kendinizi hatalı hissettiğiniz için spor yapıyorsanız, spor yapmak - hareket etmek sizin fazla yemeklere karşı bir cezalandırma sisteminiz ise, spor yapmak eziyete dönüşür ve sıkılırsınız. Halbuki özgürce hareket edebilmek vücudunuzun hakkıdır ve ruhsal manada da yararlıdır. istediğiniz vakit hareket etmeli, sıkıldığınız an bırakmaya hakkınız olduğunu bilmelisiniz. Spor yapmanın altında suçluluk ve cezalandırma hisleri varsa bunları fark etmek ve dönüştürmek uygun olacaktır.
Gerçekçi olmayan hayaller
Her insanın ülkü vücut tartısının son yedi yıl içindeki ortalama kilosu olduğunu biliyor muydunuz?
Genetik faktör, hayat şartları, aile geçmişi, ruhsal sıhhat sizin kilonuzu etkiliyor. Bu nedenle ortalama kilonuzun çok altına düşmeye çalışmak ve bunun için kendinize ruhsal olarak baskı uygulamak gerçekçi olmayan bir beklenti olmakla birlikte epeyce zorlayıcıdır.
Son olarak; diyetler uzun vadede işe yarasaydı dünyadaki obezite oranı bu kadar artmazdı. Bu sistemin içinde kendinizi suçlamak yerine size dayatılanların doğruluğunu sorgulamak ve sürdürülebilir tahlil yollarını araştırmak en fonksiyoneli olacaktır.
