Müslümanların Birbirine Lanet Okuması ?
Müslüman'ın Müslüman'a, küfretmesi, sövmesi, lanet etmesi caiz midir? Bir kimsenin kendisine sövenlere karşı tavrı ne olmalıdır, nasıl davranması gerekir?
Cevap 1:
İslam dini her türlü kötülük ve incitmeye karşıdır. çünkü, İslam insanı insan etmeye gayret ediyor. Hakiki insaniyet mertebesine ulaştırıyor. Bu nedenle İslam, İnsanı her türlü kemalat ve güzelliğe ulaştıracak emirleri verdiği gibi, her türlü rezillikten ve çirkinlikten uzaklaştıracak fiilleri de yasaklamıştır.
Bu külli kaidelerden hareketle diyebiliriz ki, küfür ve sövme dediğimiz karşıdaki insanları rencide ve rahatsız eden her türlü fiil günahtır ve haramdır. çünkü müslümanları rencide etmek haramdır ve insanı günahkar eder. Hatta kafir bile masum ve hatasız olsa, onu rahatsız etmek İslam dininde yasaktır. çünkü, Peygamberimiz ( a.s.m) “kim bir zımmiye eziyet etse, şüphesiz ben onun hasmıyım, düşmanıyım” (Ebu Yusuf, Harac, Matbaatu's Selefiye, 1397 h. Kahire, s.135) buyurmuştur.
Cevap 2:
Müslümana sövme yasağı ile ilgili hadisler:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Müslümana sövmek fasıklık, onunla savaşmak küfürdür." (Buhari, İman 36; Müslim, İman 116)
"Hiç kimse, bir başkasına fasık veya kafir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz onu söyleyene döner." (Buhari, Edeb 44)
Sebbetmek, sövüp saymak, karşısındakini rencide edecek şekilde konuşmak, şerefine, namusuna, dinine, imanına, hasılı insanlık ve müslümanlık değerlerine söz etmek, saldırıda bulunmak demektir.
Birinci hadiste, iki fiil, iki ayrı terimle değerlendirilmektedir. "Müslümana sövmek (sibab) fasıklıktır; müslümanla savaşmak (kıtal), küfürdür," buyurulmaktadır. Fasıklık (Fısk), hak yoldan sapmaktır. "Şeytan, rabbinin emrinden çıktı" (Kehf, 18/50) ayetinde bu mana açıkça görülmektedir. Binaenaleyh her haktan sapma ve çizgiden çıkma olayı fısk kelimesiyle ifade edilir. Haksız yere müslümana sövüp saymak işte bu manada bir fısktır. Fasık da yoldan çıkmış günahkar kimse demektir. Müslümanla savaşa (kıtale) tutuşmak, onu öldürmeye teşebbüs etmek ve mümin olduğu için öldürmek küfürdür.
Hadisi, "Müslüman ile sövüşmek fasıkların, müslüman ile kıtale tutuşmak da kafirlerin işidir, onlara yakışır. Binaenaleyh böyle bir yola sapanların fısk ve küfür bataklığına düşmelerinden korkulur," şeklinde anlamak ve yorumlamak da mümkündür.
İkinci hadis, başkalarına fısk ve küfür ithamında bulunmanın, fasık ve kafir demenin tehlikesine dikkat çekmektedir. Bu çok kötü ithama maruz kalan kimsede bu haller varsa mesele yoktur. İthamda bulunan doğru söylemiş olduğu için sorumlu olmaz. Fakat itham edilen kişide o haller yoksa işte o zaman itham, ithamı yapana döner. Yani durup dururken bir müslümana fasık veya kafir diyenin kendisi fasık veya kafir durumuna düşer.
Her iki hadis de haksız yere, dini ve imanı konusunda müslümana laf etmenin, ithamda bulunmanın ve böylece onu rahatsız etmeye kalkışmanın büyük bir vebal olduğunu çok açık olarak ortaya koymakta, müslümanları böyle tehlikeli ve günahı çok ağır bir işe girişmekten uzak durmaya çağırmaktadır.
Buna göre:
1. Müslümana sövüp saymak, onu öldürmeye kalkışmak fasık ve kafirlerin işidir. Böyle bir yola giren müslümanın da onların durumuna düşmesinden korkulur.
2. Fısk ve küfür ithamında bulunmak, insanı sonuçta aynı ithama maruz bırakabilir.
3. Müslümanları sözle veya fiille veya herhangi bir şekilde haksız yere incitmek ve üzmek haramdır.
4. Müslümanların hadis-i şeriflerin tesbit ve uyarılarına imkan ölçüsünde uymaları, kendi menfaatleri gereğidir.
Cevap 3:
Müslümana lanet etmenin hükmü nedir?
Başta, ayetin hükmüyle "Mü'minler sadece kardeştirler"(Hucurat, 49/10) Kardeş olan Müslümanların birbirlerine sövmesi şöyle dursun, üç günden fazla küs durmaları, gıybette bulunmaları, birbirleriyle alay etmeleri, kötü lakap takmaları, hatta birbirlerine suizan beslemeleri bile ayet ve Hadisi Şeriflerin hükmüyle haram kılınmıştır. (Hucurat Suresi'nin meal ve tefsirine bakılabilir.)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
"Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." (Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizi, Birr 48, (1977).
"Mü'min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır." (Tirmizi, Birr 48)
"Laneti çok yapanlar Kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar." (Müslim, Birr 85, (2598); Ebu Davud, Edeb 53, (4907).
Lanet edilen o lanete layık değilse, lanet lanet edene döner. Peygamber Efendimize kulak verelim: "Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner." (Ebu Davud, Edeb 53, (4908); Tirmizi, Birr 48, (1979).
Sövmenin, lanet etmenin ne kadar çirkin bir şey olduğunu; Müslümanların birbirlerini korumaları, zulüm içinde bırakmamaları, birbirlerinin kusurlarını örtmeleri hakkındaki, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şu mübarek sözlerinden de çıkarabiliriz:
"Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun…
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez (hor görmez)…
Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeter…" (Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).
Lanet etmek, sövmek, Peygamberimizin dilinde bu kadar tehlikeli bir unsur olarak bildirildiğine göre lanetin ötesindeki şeyler, daha bir tehlike arz etmekte ve o oranda da Allah'ın azabını çekmektedir:
Bir mü'min, hidayetten başka bir şey dilemez
Değil bir müslümana lanet etmek, bir müşrike bile Peygamber Efendimiz ciddi bir sebep yokken lanet etmemiş, sövmemiştir. Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua etsen, onları lanetlesen!"denilmişti. Allah Resulü şu cevabı verdi: "Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!" (Müslim, Birr 87, (2597)
Cevap 4:
Sövenlere, hakaret edenler karşı tavrımız ne olmalıdır?
Her şeyi mahşer adına yaşadığımız ne kadar da kendini gösteriyor, mahşere ne çok malzeme çıkarıyoruz. İnsanlar arası ağız bozukluğundan el bozukluğuna, hakaretten haksızlıklara, nezaketten saygıya her şey, ama her şey mahşer için bulunmaz malzemeler teşkil ediyor.
Müslüman'ın Müslüman'a sövmesi haramdır. İster ilk saldırı niteliğinde, ister cevap niteliğinde, fark etmez, her ikisi de haramdır. Eğer ilk saldırı niteliğinde olursa günahı “kebair” derecesine çıkar. Peygamber Efendimiz (asm) Müslümanlığı şöyle tanımlıyor: “Müslüman, Müslüman'ın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Riyazu's-Salihin, 211)
Peygamber Efendimizin (asm) verdiği bir haberde, beşeri ilişkileri bozuk olan ve fakat mahşer gününe namazıyla, orucuyla ve zekatıyla gelen bir Müslüman'ın orada kaybına sebep olan ve kendisini hayırlı amel bakımından iflas durumuna getiren sosyal hataları arasında “Müslüman'a sövmesi” de vardır. (Riyazu's-Salihin, 218)
Konuyla ilgili olarak Allah Resulü (asm) şöyle konuşuyor:
* “Biri sana dil uzatır ve sende olmayan bir kusurla seni ayıplarsa, sen onu sahip olduğu kusurla dahi ayıplama. Onu, günahı kendine, sevabı sana olduğu halde terk et. Kimseye asla sövme.” (Camiü's-Sağir, 1/66)
* “Allah'ın mü'min kulu kızdığında zulmetmez. Sevdiği kişi için günaha girmez. Kendisine emanet edilen şeyi zayi etmez. Haset etmez. Başkasının şerefini lekelemez. Etrafına sövüp saymaz. Şahidi bulunmasa da, üzerindeki hakkı itiraf eder. Başkasına kötü lakap takmaz.” (Camiü's-Sağir, 2/1375)
* “Dikkat ediniz! Mü'mini öldürmek kafirlerin vasfıdır. Mü'mine sövmek fasıkların vasfıdır. Bir mü'minin, kardeşini üç günden fazla konuşmayarak terk etmesi helal değildir.” (Camiü's-Sağir, 2/1435)
* “Müslüman'ı öldürmek kafire yakışır. Müslüman'a sövmek günahtır. (Camiü's-Sağir, 3/2912)
* “Bir kişinin Müslüman'ın şerefine dil uzatması büyük günahlardandır. Bir sövmeye iki sövme ile karşılık vermek büyük günahlardandır.” (Camiü's-Sağir, 3/3491)
* “Birbiriyle sövüşen iki kimsenin söyledikleri şeylerin günahı, kendisine sövülen haddi aşmadığı sürece ilk sövmeye başlayan kimse üzerinedir.” (Müslim, Birr, 68)
Demek haddi aşmak yok. öyleyse;
1- Sövmeyi başlatan taraf olmamalıyız.
2- Karşı taraf sövmeyi başlatan taraf olursa, mümkünse sabretmeli ve onun aşağılık seviyesine inmemeli. Allah'a havale etmeli. Allah'ın adaletinin hak olduğunu unutmamalı.
3- Karşılık vermediğimizde, karşı tarafın pişman olacağı ve özür dileyeceği hesaba katılmalı. Bu durumda onun işi bizim elimizde olacaktır. Eğer onu affedersek, mahşerde karşımıza çıkmaktan onu kurtarmış oluruz. Eğer hakkımızı helal etmez isek, özür dilemiş olsa bile hakkımızı bir gün muhakkak alırız. Veya biz bilmesek de, Allah (cc) bizim hakkımızı ondan alır. Bize de barışı bozmamak için başardığımız istikametten ve vakardan dolayı sevap ve rızasını lütfeder.
4- Eğer kendimize hakim olamamış isek, bu defa bir fazlasıyla değil—çünkü bu zulme girer—aynıyla iade etmekten öteye geçmemeli.
5- Tam bu esnada şeytanın çok şiddetli telkinleri kulaklarımızda yankılanır. Şeytan gözümüzü döndürür. Zulmetmekten Allah'a sığınmalıyız.
6- Halkın tahrikleri ile şeytanın telkinleri ne acıdır ki, bu noktada birleşmektedir. Asla, asla, asla kulak vermemeliyiz.
Eğer kötü sözü veya dil belasını başlatan taraf karşı tarafsa, aynıyla iade hakkımız var. Fakat bu durumda da bu meseleden mahşere bir hak kalmadığını, çünkü kötü sözünü kendisine aynıyla iade etmek suretiyle hakkımızı aldı
Müslüman'ın Müslüman'a, küfretmesi, sövmesi, lanet etmesi caiz midir? Bir kimsenin kendisine sövenlere karşı tavrı ne olmalıdır, nasıl davranması gerekir?
Cevap 1:
İslam dini her türlü kötülük ve incitmeye karşıdır. çünkü, İslam insanı insan etmeye gayret ediyor. Hakiki insaniyet mertebesine ulaştırıyor. Bu nedenle İslam, İnsanı her türlü kemalat ve güzelliğe ulaştıracak emirleri verdiği gibi, her türlü rezillikten ve çirkinlikten uzaklaştıracak fiilleri de yasaklamıştır.
Bu külli kaidelerden hareketle diyebiliriz ki, küfür ve sövme dediğimiz karşıdaki insanları rencide ve rahatsız eden her türlü fiil günahtır ve haramdır. çünkü müslümanları rencide etmek haramdır ve insanı günahkar eder. Hatta kafir bile masum ve hatasız olsa, onu rahatsız etmek İslam dininde yasaktır. çünkü, Peygamberimiz ( a.s.m) “kim bir zımmiye eziyet etse, şüphesiz ben onun hasmıyım, düşmanıyım” (Ebu Yusuf, Harac, Matbaatu's Selefiye, 1397 h. Kahire, s.135) buyurmuştur.
Cevap 2:
Müslümana sövme yasağı ile ilgili hadisler:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Müslümana sövmek fasıklık, onunla savaşmak küfürdür." (Buhari, İman 36; Müslim, İman 116)
"Hiç kimse, bir başkasına fasık veya kafir demesin. Şayet itham altında bırakılan kişide bu sıfatlar yoksa, o söz onu söyleyene döner." (Buhari, Edeb 44)
Sebbetmek, sövüp saymak, karşısındakini rencide edecek şekilde konuşmak, şerefine, namusuna, dinine, imanına, hasılı insanlık ve müslümanlık değerlerine söz etmek, saldırıda bulunmak demektir.
Birinci hadiste, iki fiil, iki ayrı terimle değerlendirilmektedir. "Müslümana sövmek (sibab) fasıklıktır; müslümanla savaşmak (kıtal), küfürdür," buyurulmaktadır. Fasıklık (Fısk), hak yoldan sapmaktır. "Şeytan, rabbinin emrinden çıktı" (Kehf, 18/50) ayetinde bu mana açıkça görülmektedir. Binaenaleyh her haktan sapma ve çizgiden çıkma olayı fısk kelimesiyle ifade edilir. Haksız yere müslümana sövüp saymak işte bu manada bir fısktır. Fasık da yoldan çıkmış günahkar kimse demektir. Müslümanla savaşa (kıtale) tutuşmak, onu öldürmeye teşebbüs etmek ve mümin olduğu için öldürmek küfürdür.
Hadisi, "Müslüman ile sövüşmek fasıkların, müslüman ile kıtale tutuşmak da kafirlerin işidir, onlara yakışır. Binaenaleyh böyle bir yola sapanların fısk ve küfür bataklığına düşmelerinden korkulur," şeklinde anlamak ve yorumlamak da mümkündür.
İkinci hadis, başkalarına fısk ve küfür ithamında bulunmanın, fasık ve kafir demenin tehlikesine dikkat çekmektedir. Bu çok kötü ithama maruz kalan kimsede bu haller varsa mesele yoktur. İthamda bulunan doğru söylemiş olduğu için sorumlu olmaz. Fakat itham edilen kişide o haller yoksa işte o zaman itham, ithamı yapana döner. Yani durup dururken bir müslümana fasık veya kafir diyenin kendisi fasık veya kafir durumuna düşer.
Her iki hadis de haksız yere, dini ve imanı konusunda müslümana laf etmenin, ithamda bulunmanın ve böylece onu rahatsız etmeye kalkışmanın büyük bir vebal olduğunu çok açık olarak ortaya koymakta, müslümanları böyle tehlikeli ve günahı çok ağır bir işe girişmekten uzak durmaya çağırmaktadır.
Buna göre:
1. Müslümana sövüp saymak, onu öldürmeye kalkışmak fasık ve kafirlerin işidir. Böyle bir yola giren müslümanın da onların durumuna düşmesinden korkulur.
2. Fısk ve küfür ithamında bulunmak, insanı sonuçta aynı ithama maruz bırakabilir.
3. Müslümanları sözle veya fiille veya herhangi bir şekilde haksız yere incitmek ve üzmek haramdır.
4. Müslümanların hadis-i şeriflerin tesbit ve uyarılarına imkan ölçüsünde uymaları, kendi menfaatleri gereğidir.
Cevap 3:
Müslümana lanet etmenin hükmü nedir?
Başta, ayetin hükmüyle "Mü'minler sadece kardeştirler"(Hucurat, 49/10) Kardeş olan Müslümanların birbirlerine sövmesi şöyle dursun, üç günden fazla küs durmaları, gıybette bulunmaları, birbirleriyle alay etmeleri, kötü lakap takmaları, hatta birbirlerine suizan beslemeleri bile ayet ve Hadisi Şeriflerin hükmüyle haram kılınmıştır. (Hucurat Suresi'nin meal ve tefsirine bakılabilir.)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
"Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." (Ebu Davud, Edeb 53, (4906); Tirmizi, Birr 48, (1977).
"Mü'min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır." (Tirmizi, Birr 48)
"Laneti çok yapanlar Kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar." (Müslim, Birr 85, (2598); Ebu Davud, Edeb 53, (4907).
Lanet edilen o lanete layık değilse, lanet lanet edene döner. Peygamber Efendimize kulak verelim: "Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner." (Ebu Davud, Edeb 53, (4908); Tirmizi, Birr 48, (1979).
Sövmenin, lanet etmenin ne kadar çirkin bir şey olduğunu; Müslümanların birbirlerini korumaları, zulüm içinde bırakmamaları, birbirlerinin kusurlarını örtmeleri hakkındaki, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şu mübarek sözlerinden de çıkarabiliriz:
"Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun…
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez (hor görmez)…
Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeter…" (Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).
Lanet etmek, sövmek, Peygamberimizin dilinde bu kadar tehlikeli bir unsur olarak bildirildiğine göre lanetin ötesindeki şeyler, daha bir tehlike arz etmekte ve o oranda da Allah'ın azabını çekmektedir:
Bir mü'min, hidayetten başka bir şey dilemez
Değil bir müslümana lanet etmek, bir müşrike bile Peygamber Efendimiz ciddi bir sebep yokken lanet etmemiş, sövmemiştir. Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua etsen, onları lanetlesen!"denilmişti. Allah Resulü şu cevabı verdi: "Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!" (Müslim, Birr 87, (2597)
Cevap 4:
Sövenlere, hakaret edenler karşı tavrımız ne olmalıdır?
Her şeyi mahşer adına yaşadığımız ne kadar da kendini gösteriyor, mahşere ne çok malzeme çıkarıyoruz. İnsanlar arası ağız bozukluğundan el bozukluğuna, hakaretten haksızlıklara, nezaketten saygıya her şey, ama her şey mahşer için bulunmaz malzemeler teşkil ediyor.
Müslüman'ın Müslüman'a sövmesi haramdır. İster ilk saldırı niteliğinde, ister cevap niteliğinde, fark etmez, her ikisi de haramdır. Eğer ilk saldırı niteliğinde olursa günahı “kebair” derecesine çıkar. Peygamber Efendimiz (asm) Müslümanlığı şöyle tanımlıyor: “Müslüman, Müslüman'ın elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” (Riyazu's-Salihin, 211)
Peygamber Efendimizin (asm) verdiği bir haberde, beşeri ilişkileri bozuk olan ve fakat mahşer gününe namazıyla, orucuyla ve zekatıyla gelen bir Müslüman'ın orada kaybına sebep olan ve kendisini hayırlı amel bakımından iflas durumuna getiren sosyal hataları arasında “Müslüman'a sövmesi” de vardır. (Riyazu's-Salihin, 218)
Konuyla ilgili olarak Allah Resulü (asm) şöyle konuşuyor:
* “Biri sana dil uzatır ve sende olmayan bir kusurla seni ayıplarsa, sen onu sahip olduğu kusurla dahi ayıplama. Onu, günahı kendine, sevabı sana olduğu halde terk et. Kimseye asla sövme.” (Camiü's-Sağir, 1/66)
* “Allah'ın mü'min kulu kızdığında zulmetmez. Sevdiği kişi için günaha girmez. Kendisine emanet edilen şeyi zayi etmez. Haset etmez. Başkasının şerefini lekelemez. Etrafına sövüp saymaz. Şahidi bulunmasa da, üzerindeki hakkı itiraf eder. Başkasına kötü lakap takmaz.” (Camiü's-Sağir, 2/1375)
* “Dikkat ediniz! Mü'mini öldürmek kafirlerin vasfıdır. Mü'mine sövmek fasıkların vasfıdır. Bir mü'minin, kardeşini üç günden fazla konuşmayarak terk etmesi helal değildir.” (Camiü's-Sağir, 2/1435)
* “Müslüman'ı öldürmek kafire yakışır. Müslüman'a sövmek günahtır. (Camiü's-Sağir, 3/2912)
* “Bir kişinin Müslüman'ın şerefine dil uzatması büyük günahlardandır. Bir sövmeye iki sövme ile karşılık vermek büyük günahlardandır.” (Camiü's-Sağir, 3/3491)
* “Birbiriyle sövüşen iki kimsenin söyledikleri şeylerin günahı, kendisine sövülen haddi aşmadığı sürece ilk sövmeye başlayan kimse üzerinedir.” (Müslim, Birr, 68)
Demek haddi aşmak yok. öyleyse;
1- Sövmeyi başlatan taraf olmamalıyız.
2- Karşı taraf sövmeyi başlatan taraf olursa, mümkünse sabretmeli ve onun aşağılık seviyesine inmemeli. Allah'a havale etmeli. Allah'ın adaletinin hak olduğunu unutmamalı.
3- Karşılık vermediğimizde, karşı tarafın pişman olacağı ve özür dileyeceği hesaba katılmalı. Bu durumda onun işi bizim elimizde olacaktır. Eğer onu affedersek, mahşerde karşımıza çıkmaktan onu kurtarmış oluruz. Eğer hakkımızı helal etmez isek, özür dilemiş olsa bile hakkımızı bir gün muhakkak alırız. Veya biz bilmesek de, Allah (cc) bizim hakkımızı ondan alır. Bize de barışı bozmamak için başardığımız istikametten ve vakardan dolayı sevap ve rızasını lütfeder.
4- Eğer kendimize hakim olamamış isek, bu defa bir fazlasıyla değil—çünkü bu zulme girer—aynıyla iade etmekten öteye geçmemeli.
5- Tam bu esnada şeytanın çok şiddetli telkinleri kulaklarımızda yankılanır. Şeytan gözümüzü döndürür. Zulmetmekten Allah'a sığınmalıyız.
6- Halkın tahrikleri ile şeytanın telkinleri ne acıdır ki, bu noktada birleşmektedir. Asla, asla, asla kulak vermemeliyiz.
Eğer kötü sözü veya dil belasını başlatan taraf karşı tarafsa, aynıyla iade hakkımız var. Fakat bu durumda da bu meseleden mahşere bir hak kalmadığını, çünkü kötü sözünü kendisine aynıyla iade etmek suretiyle hakkımızı aldı