Obezite

Bu Alanı Sizin İçin Ayırdık !

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
416,383
Çözümler
1
Tepkime
16
Puanları
308
İtibar
0
Yaş
36
Coin
255,000
Obezite nedir? Morbid obezite nedir?

Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite sınıflandırması esas alınarak obeziteyi belirlemek için yaygın olarak Beden Kitle İndeksi (BKİ) kullanılmaktadır. BKİ, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m cinsinden) karesine (BKI=kg/m2) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. Vücut kitle indeksi (beden kitle indeksi) hesaplama değeri 30’un üzerinde olan kişi obez, 40’ın üzeri olan kişi ise morbid obez olarak kabul edilir.

Obezite ameliyatları nelerdir ?

Obezite için yapılan ameliyatlar 3 ana grupta incelenir:

Kısıtlayıcı ameliyatlar

Besin emilimini bozucu ameliyatlar

Kısıtlayıcı ve besin emilimini bozucu ameliyatlar

Mide balonu?

Bu yöntemde endoskopi eşliğinde hafif anestezi altında, ağızdan mideye içi boş bir balon yerleştirilir. Ardından balon şişirilir ve hastanın midesinde bir dolgunluk oluşturulup, tokluk hissi sağlanır. Mide balonu ameliyatsız bir yöntem olarak tanımlanmaktadır. Ancak diğer yöntemlerden önemli bir farkı da, balonun belli bir süre sonra çıkarılması (6 ay) ve sağlanan sonuçların kalıcı olmamasıdır.

Balon, obezitenin geçici tedavisinde kullanılır, kilo kaybına ve kaybedilen kiloların korunmasına yardım eder. Ayrıca obezite cerrahisi öncesinde, ameliyat olacak hastaların ameliyat öncesinde zayıflatılması ve cerrahi risklerin azaltılmasına yardımcı olur. Ancak balon mide içinde en fazla 6 ay bırakılabilir. Balon çıkarıldıktan sonra kişi uygun bir diyet ya da egzersiz programını benimsemezse tekrar kilo alabilir.

Obezite Cerrahisi ( tüp mide )

Tüp mide ameliyatı midenin yaklaşık %80’lik kısmının cerrahi olarak çıkarılmasıyla gerçekleştirilen bir obezite ameliyatıdır. Yeni oluşturulan mide normal mideye göre belirgin derecede azalmış hacmi nedeniyle daha az gıda alımına sebep olur. İkincil kilo kaybı mekanizması ise, ‘’GHRELİN’’ denilen açlık hormonunun salınımının olmamasıdır.

Tüp mide ameliyatları da laparoskopik yöntemle uygulanır. Küçük kesilerden karın boşluğuna girilerek ameliyat gerçekleştirilir.

Kimler ameliyat olabilir?

Cerrahi, genellikle 18-60 yaş arasında uygulanabilir. Hastaya cerrahi işlem uygulanabilmesi için bazı şartlar gereklidir.Bunlar;

Vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde veya obeziteden kaynaklanan hastalıkları bulunan 35-40 arası hastalar.

En az 5 yıldan bu yana tedavi edilemeyen obezite hastalığının bulunması.

Bir yıllık ilaç ve diyet sonucunda hastalığın seyrinde değişim olmaması.

Endokrinolojiyi ilgilendiren hastalıkların bulunmaması.

Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olunmaması.

Hastanın anlama ve uyum kabiliyetinin tam olması ve operasyon sonrası obezite ekibiyle eşgüdümlü olabilmesi.

Ameliyata engel bir durumunun olmaması.

Metabolik sendrom nedir?

Metabolik sendrom; genetik ve çevresel faktörlerle gelişen, bel çevresi kalınlığı, yüksek tansiyon, kan yağlarında yükseklik, kan şekeri yüksekliği ile karakterize bir kardiyometabolik risk faktörleri toplamıdır. Metabolik sendromlu kişilerde metabolik sendromu olmayanlara göre gelecekte tip 2 diyabet gelişme riski 5 kat, aterosklerotik kardiyovasküler hastalık gelişime riski ise 2 kat daha fazladır. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması, polikistik over sendromu, uyku apne sendromu, safra taşı, gastroözofageal reflü, depresyon ve astım da metabolik sendromla ilişkili tablolar arasında sayılmaktadır. Kan şekeri yüksekliği, hipertrigliseridemi, HDL kolesterol düşüklüğü, hepatik transaminaz yüksekliği, hiperürisemi, mikroalbüminüri gibi klasik bulgular yanında CRP ve plazminojen aktivatörü inhibitörü-1 yüksekliği de metabolik sendromun laboratuvar bulguları arasında yer alır. Metabolik Sendromun ameliyat yöntemleri kullanılarak tedavi edilmesine Metabolik Cerrahi adı verilmektedir.

Metabolik cerrahi nedir?Kimlere uygulanır?

Metabolik Cerrahi’nin obezite ameliyatlarından en önemli farkı ince bağırsakların bypass işlemi ile devre dışı bırakılmaması, bir yer değiştirme (transpozisyon/interpozisyon) işlemi ile hormonal değişimlerden faydalanma prensipleri üzerine kurulmuş işleyiş mekanizmasıdır. Bir diğer fark ise Metabolik Cerrahi uygulamalarının ciddi kilo problemi olmayan tip 2 diyabet hastalarında da kilo kaybından bağımsız olarak bu hormonal düzeni değiştirebilme ve bu sayede kan şekeri kontrolü üzerine olan olumlu etkileridir.

Obezite ve şeker hastalığı ilişkisi?

Obezitede beden yağı artar. Bu yağın hangi bölgelerde dağılmış olduğu da önemlidir. Karın ve bel çevresinde artan yağ dokusu, diyabet riskini daha fazla arttırır. Tip 2 Diyabet ile obezite arasında çok yakın ilişki olup, Tip 2 Diyabet olan bireylerin % 80’i şişmandır. Obezite, insülin direncine neden olmakta, bu da diyabet oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Obezite aynı zamanda diyabet tedavisi ve kan şekeri kontrolünü de zorlaştırmaktadır. Kilo verme ve egzersiz ile kan şekeri kontrolü çok daha kolay olmakta, oral antidiyabetik ilaç dozları da obez hastalara göre belirgin olarak azalmaktadır.

Ameliyat öncesi?

Ameliyat öncesi diyet yapmak önerdiğimiz bir uygulamadır. Bu hem ameliyata bağlı komplikasyon risklerini azaltır hem de karaciğer boyutlarını küçülttüğünden cerrahi işlemi kolaylaştırır. Ameliyat hazırlığı için ise rutin tüm ameliyat testleri yapılır. Solunum fonksiyonları değerlendirilir. Ayrıca olası bir mide patolojileri için ameliyat öncesi endoskopi ile mide değerlendirilir. İlgili tetkiklerin haricinde, ameliyat oluru için, kardiyoloji, endokrinoloji, göğüs, psikiyatri ve anestezi doktorunun görüşü alınır. Hasta bir gece önceden aç bırakılır. Hastaya damar pıhtısı oluşumu için yapılacaklar anlatılır ve kan sulandırıcı ilaçlar başlanır.

Ameliyat sonrası yaşananlar?

Öncelikle tüm obezite ameliyatlarının laparoskopik (kapalı) yani karın kesilmeden yapılan girişimler olduklarını hatırlatalım. Büyük karın kesisi olmadığı için; ameliyat sonrasında ağrı çok azdır. Tüm laparoskopik ameliyatlardan sonra gözlenebilen omuz ağrıları 1-2 günde kendiliğinden geçer ve basit ağrı kesiciler ile rahatlıkla kontrol edilebilir. Ameliyat sonrası ilk 1-2 gün hastaların yaklaşık % 20 ‘sinde bulantı ve öğürmeler gözlenebilir ancak bu da kendi kendini sınırlayan ve en fazla 36 saatte geçen bir durumdur. Ameliyat sonrası ilk günlerde özellikle sıvı alımı başladığında hastalarımız sıkıştırıcı bir göğüs ağrısı hissedebilirler ancak sıvıları yavaş almayı öğrendiklerinde bu da kontrol edilir. Tüm hastalar 3-4 saat sonra ayağa kaldırılır ve yürütülürler. Erken yürüme ve bacaklara uygulanan özel mekanik baskı çorapları sayesinde bacaklarda pıhtı oluşumu riski son derece düşüktür. Bacaklarda pıhtı oluşumunu engellemek için erken yürütme ve mekanik baskı çoraplarının dışında ameliyat öncesi saatlerde kan sulandırıcı iğneye başlanır. Bu iğneler hastanede iken her gün bir kez uygulanır. Mekanik baskı çorapları 7-10 gün kullanılır.

Tüm hastalarımıza ameliyat sonrası 1. gün radyoloji ünitemizde basit bir “kaçak” kontrol filmi çekilir. Problem tespit edilmediğinde 2.test olarak metilen mavisi içirilir. Bu test de normalse hemen ağızdan berrak sıvılarla beslenmeye başlanır.

Hastalarımızın tama yakını 3. günde taburcu olmaktadır. Hastanede yatılan 3 gün boyunca her sabah diyetisyenlerimiz hasta ve yakınları ile görüşerek özellikle ilk 1 hafta içinde nasıl bir diyet uygulayacakları konusunda bilgilendirilirler. Hastanede geçirilen 3 gün boyunca tüm hastalar devamlı damardan sıvı alacaktır. Bunun nedeni ağız yolu ile yeterli sıvı alınmasının ilk günlerde mümkün olmamasıdır. Aslında tüm hastalarımızı 3 gün hastanede tutmamızın en önemli nedeni de budur.

3. gün ekibimizle görüşen hasta, bir hafta sonra kontrole çağrılarak ve evde yapması gerekenler konusunda tam anlamı ile bilgilendirilerek taburcu edilir.

Eve gidildikten sonra mümkün olabildiğince hareketli olmak ve günde en az 1.5 litre kadar “su” içmek en önemli öncelikler olmalıdır. Taburcu olunduktan sonra tekrar hastaneye yatmanın birinci nedeni evde yeterince su içmemek nedeniyle oluşan sıvı eksikliğidir.
 

Yorum yapmak için hesap oluşturun veya giriş yapın

Yorum yapabilmek için üye olmanız gerekmektedir

Hesap Oluştur

Topluluğumuzda bir hesap oluşturun. Bu kolay!

Giriş Yap

Zaten hesabınız var mı? Giriş yapın.

Üst Alt